Telomeraz

Yazan -> Telomer -> . 0 yorum

3. sayımızda yeniden merhaba. TA-65’in 2011 yılında telomerazı aktive ederek telomerleri uzattığına dair ilk çalışmalardan birini ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz. Bu çalışma TA-65’in insanlarda kısa telomerleri uzatılabildiğinin gösterildiği ve bu durumun bireylerin sağlık durumlarına olumlu katkılarının tespit edildiği ilk çalışmalardan birisi olması nedeni ile önemlidir. Bu çalışmanın daha sonra 2. ayağı da yapılarak telomer uzunluğunun artırılması ile bireylerin sağlık parametrelerindeki gelişim saptanmaya çalışılmıştır. Bir sonraki sayımızda bu çalışmayı da sizlere sunacağız.

Bu sayımızdaki yazımızda telomer uzunluğunun sağlığımız üzerindeki genel etkilerini Michael Fossel MD’nin 2016 yılında yayınlanan Telomerase Revolution isimli kitabındaki bir benzetmesini alıntılayarak aktarmak istiyorum. Michael Fossel MD 2000’li yıllardan bu yana telomer biyolojisi alanında tanınan hekimlerden biridir ve konu hakkında yayınlanmış bir çok kitabı mevcuttur. YouTube’da birçok bilimsel konuşmasına da ulaşabilirsiniz.


Fossel yaşantımızı bir tekneye ve sağlığımızı ise bir denize benzetiyor. Her denizde olduğu gibi denizin dibinde de bazı tepeler ve çukurlar olacaktır. Tepelerin bazıları çok yüksek bazıları çok kısa veya bazı çukurlar ise çok derin olabilir. Bunları insanın genetik yapısı ile gelen bazı sağlık riskleri olarak betimleyelim. Yüksek tepeleri genetik olarak bireye sorun oluşturabilecek yüksek hastalık riskleri olarak görebiliriz. Çukurlar ise genetik haritamıza göre sorun oluşturmayacak durumlar olarak düşünülebilir. Örneğin bir kişide bu risk kalp sağlığı ile ilgili olurken bir diğerinde kanser veya diğerinde Alzheimer olabilir. Hatta bir kişide birden fazla hastalığa karşı da genetik yatkınlık söz konusu olabilir. Herkesin sağlık denizinin zeminindeki durum tıpkı parmak izi gibi birbirinden farklı olacaktır. Bunlar genetiğimiz ile getirdiğimiz ve en azından şimdilik değiştiremeyeceğimiz riskler olarak tanımlanabilir. Ve biz sağlık denizimizde Yaşam adlı teknemizi olabilecek en uzak mesafeye, en keyifli yoldan sağlık ve mutluluk ile ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu bizim dünyaya gelmekteki en temel amacımız.

Dr. Hayflick’in 1961’de tanımladığı insan ömrünün en fazla 125 yıl olabileceğine dair teorisini yeniden hatırlayalım. DNA’mızda yer alan biyolojik saatimizde telomerlerimizin bize müsaade ettiği en uzun yaşam süresi 125 yıl ile sınırlıydı. Tabi bu sürede her şeyin mükemmel olduğunu, stresin olmadığını, sağlıklı beslenme ve egzersizin yaşamımızın her anında uygulandığı ideal koşullar dahilinde geçerli olacağını da gözden kaçırmayalım. Yaşamımızdaki her seçimimiz aslında bu süreyi kısaltıyor. 125 yılın her bireyin genetik yapısına özel olduğunu vurgulamakta fayda var. Bazılarının telomerleri daha doğarken diğer bireylere göre daha kısa ya da uzun olabilir.

Grafikte de görebileceğiniz gibi denizin derinliğini Telomer uzunluğu ile betimliyoruz. Deniz ne kadar derin ise yani telomerler ne kadar uzun ise Yaşam teknemizi altta yatan genetik risklerden o kadar uzak tutabilmemiz mümkün olacaktır. Denizin altında yer alan sağlık risklerimizi değiştirebilme gücümüz olmasa dahi en azından hücrelerimizi ve bedenimizi sağlıklı tutarak bu risklere Yaşam teknemizin çarpmasından kaçınabiliriz.

Deniz ne kadar derin ise yani telomelerimiz ne kadar uzun ise o denli sağlıklı ve hatta uzun yaşama şansına sahip olabiliriz. Grafikte de göreceğiniz gibi telomerlerin kısalması yani denizin sığlaşması erişecek olduğumuz yaşam süresini de kısaltmaktadır.

Çalışmanın özet kısmında da göreceğiniz gibi TA-65, telomerlerin ortalama uzunluğunu artırmamaktadır. Hücrelerimizde asıl önemli olan en kısa telomerlerin (<4 kbase) ne kadar olduğudur. Hücrelerimizde her kromozomun birer ucunda telomer bulunmakta yani bir hücrede 92 telomer yer almaktadır. Hücrede ortalama telomer uzunluğuna göre değil sadece 1 tane kısa telomere göre karar verilmektedir. Dolayısı ile TA-65 spesifik olarak en kısa telomerler üzerinde etkili olmaktadır. Daha doğrusu TA-65’in aktive ettiği telomeraz enzimi vücudun kendini koruma sistemi içinde tercihen en kısa telomeri öncelikli onarma yolunu seçmektedir. Bu yüzden Life Length Telomer Analiz Testinde en kısa %20’lik dilimdeki telomerlerin uzunluğu önemli kriterlerden biri olmaktadır.

Telomerlerimizin uzun kalabilmesi yaşamdaki tercihlerimiz ile yakından ilgilidir. Diyet, egzersiz, stres, alkol ve sigara tüketimi gibi yaşamsal seçimler ile telomerlerimizin kısalmasını hızlandırmak mümkün olduğu gibi ayrıca kısalmayı yavaşlatmak ve hatta geri çevirmek dahi olasılıklar dahilinde görünmektedir. Yapılan klinik araştırmalarda yaşam tarzını değiştiren bireylerde telomer uzunluğunun yeniden artabildiği saptanmıştır.

Kısa telomerlerin özellikle yaşlanma ile bağlantılı hastalıklarda önemli rol oynadığı hakkında şu an için 20.000 klinik araştırma mevcuttur. Bireylerin telomer uzunluğundaki değişikliğin yıllık olarak ölçülmesi, yaş ile bağlantılı hastalıklara yakalanma riskini belirlemeye yardımcı olmaktadır. Cleveland Heart Lab’de Life Length Telomer Analiz Testi standart kardiyovasküler kalp checkup programına alınarak risklerin erken dönemde belirlemesinde kullanılmaktadır.

Mevcut biyolojik yaş ve riskler belirledikten sonra yeniden telomer uzunluğunu geri kazanmak için yapılabilecek bir çok şey var. Hekimlerin hastalarına önermiş olduğu sağlıklı yaşam ip uçları telomerler üzerinde çok etkili sonuçlar vermektedir:

• Daha yeşil ve sağlıklı bir diyet programı (Akdeniz diyeti),

• Düzenli ve yaşa uygun egzersiz,

• D vitamini seviyelerinin ölçülmesi ve desteklenmesi,

• Omega 3 kullanımı,

• Antioksidan desteklerin kullanılması,

• Alkol ve sigaranın bırakılması,

• Stresin azaltılması (düzenli meditasyonun telomerleri uzattığına dair yayınlar mevcuttur),

• Ve son olarak TA-65 besin desteğinin kullanılması telomer uzunluğunu artırıyor.

Bizi alttaki sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. Özellikle YouTube kanalımızda telomer testlerinin hekimler tarafından nasıl yorumlanacağına dair bilgilendirici videolar Türkçe alt yazı ile erişiminize açıktır. TA-65’in sağlık üzerindeki faydaları hakkında videolar da yine TA-65 kanalında yer almaktadır.

ÖZET:

Çoğu insan hücrelerinde telomerleri korumak için gereken telomeraz enzimi eksiktir, bundan dolayı bu genetik materyallerin zamana ve strese bağlı kısalması yaşlanmanın ve hastalıkların görülmesine neden olur. Ocak 2007’de Patton Protocol-1 isimli bir sağlık koruma programında telomerazı aktive eden doğal bir ürün (TA-65®, günde 10-50 mg), geniş kapsamlı bir gıda takviyesi olarak ve başlangıç ile her 3-6 aydan sonra hekim danışmanlığına / laboratuvar testine tabi tutularak piyasaya sürülmüştür. Bu çalışmada bağışıklık sistemi üzerine odaklanılarak ilk yılın incelemesini sunulmaktadır. Düşük nanomolar düzeydeki TA-65® kültür ortamındaki insan keratinositlerindeki, fibroblastlardaki ve bağışıklık hücrelerindeki telomerazları orta seviyede aktive etmektedir; kontrol amaçlı yapılan insan farmakokinetik çalışmalarında 10-50 mg arası TA-65®’in tek doz uygulaması da plazma seviyelerinde benzer sonuçlar vermiştir. En çarpıcı sonuç in vivo yapılan testte, işlevini yitirmiş sitotoksik T hücrelerinin (CD8+/CD28-) (3, 6, 9 ve 12. aylarda sırasıyla % 1.5, 4.4, 8.6 ve 7.5; p=anlamlı değil, 0.018, 0.0024, 0.0062) ve doğal öldürücü hücrelerin 6. ve 12. aylarda (p=0.028 ve 0.00013, anlamlı) yüzdesinde azalma görülmüştür. Bu düşüşün en çoğu sitomegalovirüs (CMV) seropozitif kişilerde görülmüştür. Lökositlerdeki telomer uzunluklarının dağılımı başlangıçta ve 12. aylarda ölçülmüştür. Ortalama telomer uzunlukları artmamasına rağmen, kısa telomer (<4 kbp) yüzdesinde anlamlı bir azalma olmuştur (p=0.037). Patton Protocol-1’de herhangi bir olumsuz vaka bildirilmemiştir. Bu protokolün kritik kısalıktaki telomerleri uzattığı ve CMV+ kişilerin lökositlerinin bağıl oranlarını yeniden düzenleyerek CMV- kişilere göre daha “genç” bir profil oluşturduğu sonucuna varılmıştır. TA-65®’in insanlarda yarattığı spesifik etkileri araştırmak için randomize kontrollü çalışmalar planlanmaktadır.

ÇALIŞMADAN BAŞLIKLAR:

1-Sitomegalovirüs (CMV) gibi kronik viral enfeksiyonlar ve insan immün yetmezliği (HIV) telomer kayıplarını ve immün sistemin,özellikle de enfekte olmuş hücreyi öldürmekten sorumlu virüs spesifik sitotoksik T hücrelerinin erken yaşlanmasını hızlandırır. Bu hücrelerde telomer kaybına ek olarak, genellikle ko-stimülatör reseptör CD28 ekspresyonu görülmemektedir ve çoğalma kapasiteleri azalmıştır, antiviral sitokinleri salgılama yetenekleri azalmıştır, apoptoza direnç artmıştır ve enfekte hücreyi lizis etme yeteneği düşmüştür.

2-Aynı bitkiden elde edilen TAT2 molekülünün insan keratinosit ve immün hücre kültürlerinde yapılan telomeraz aktivasyonu ilgili çalışmalar daha önce yayınlanmıştı. AIDS görülen kişilerin doku kültürü çalışmalarında TAT2 replikatif kapasiteyi artırır, antijenlerin sitokin ve kemokin yanıtını güçlendirir, otolog HIV ile enfekte olmuş CD4+ hücrelerini artan bir şekilde öldürür.

3-İnsan yenidoğan keratinosit ve fetal fibroblast kültürlerinde TA-65 telomerazı aktive etmiştir.

4-CMV enfeksiyonunun immün sistemi üzerinde önemli etkileri olduğundan, CMV durumuna göre yaşa bağlı olarak başlangıçtaki immün sistemi değerlendirildi.(şekil 2 ve tablo 3) Lenfositlerdeki telomerler CMV- kişilerde CMV pozitiflere göre daha uzundu.Granülositlerde aynısı geçerli değildi. Buna göre CMV enfeksiyonunun lenfositlerde hücre yenilenmesini artırdığını (telomer kısalmasını hızlandırdığını) ancak hematopoietik kök hücreleri oldukça az etkilediğini söyleyebiliriz.

5-Fare hücrelerinde in vivo yapılan ayrı bir çalışmada, TA-65’in tek başına ortalama telomer uzunluğunu çok az etkileyerek kısa telomerli hücre yüzdelerini azalttığı gösterilmiştir.

6-İmmün sistemin olumlu bir şekilde yeniden yapılanması. Patton Protokolün-1’e dahil olan kişilerin adaptif ve doğuştan gelen bağışıklık sistemlerinde başlangıçtan beri bir dizi çarpıcı değişiklikler görülmüştür. Özellikle 3 ay sonunda işlevini yitirmiş sitotoksik T hücrelerinin (CD8+,CD28-) yüzdesinde ve sayısında “yaşlanmayı ters çeviren” istatiksel olarak anlamlı gelişmeler gösterilmiştir.

7-Başlangıçta, CMV+ kişilerin nötrofil sayıları ve yüzdeleri CMV- kişilere göre anlamlı bir şekilde düşüktü. (Tablo3) PattonProtocol-1 ile yapılan çalışmada 3 ay sonunda, özellikle CMV+ bireylerde ağırlıklı olarak (şekil 4D) nötrofil sayılarında ve yüzdelerinde genel bir artma olduğu görülmüştür. (şekil 4B) PattonProtocol-1’in CMV enfeksiyonunun nötrofiller üzerindeki olumsuz etkilerini ters çevirecek potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir.

8-1 yıl süren sağlık koruma programında telomeraz aktivatörü içeren gıda takviyesinin kısalmış lökosit telomerlerinin yüzdesini azalttığı ve CMV+ kişilerin CMV- kişilere göre daha “genç” bir lökosit profili çizdiği bu çalışmayla gösterilmiştir.

9-Bu çalışmada TA-65’in plazma konsantrasyonuna sahip insan hücre kültürlerindeki telomerazları aktive ettiği gösterilmiştir. Deneye katılan kişilerin yaklaşık %40’ının ortalama telomer uzunlukları arttığı halde genel olarak ortalama telomer uzunluğunda istatiksel olarak anlamsız bir düşüş de görülmüştür. Burada kısa telomerli işlevini yitirmiş hücrelerden kurtulmanın, popülasyonun ortalama telomer uzunluğunun kısalması anlamına gelebildiğini düşünebiliriz. Kısa, işlevsiz ve telomer uzunluğu 4 kb’dan küçük telomerlerin telomer kaybının olumsuz etkileri olan dokusal işlev kaybı ve hastalıkların başlangıcı ile ilişkili olduğuna inanıyoruz.PattonProtocol-1’de ise gıda takviyesi olan TA65’in 4 kb’dan küçük telomerleri azaltarak olumlu bir yanıt verdiğini belirgin bir şekilde gösterilmiştir.

3. Sayı PDF için Tıklayın : 

Anti Aging Weekly 3. Sayı PDF


Etiketler: 3., aging, anti, dergi, haftalık, sayı
Son Güncelleme: Eki 29, 2017

Yorumlar

Yorum Yaz

Cevap Yaz